Siz Hala Burda Mısınız?

Sevgili ziyaretçilerimiz bu sitede yer alan tüm yazılarımız yeni adresimizde. Üstelik yeni bir sürü güzel konu yayınlandı. Hadi diğer tarafa gelin. www.biryastikta.org

12 Nisan 2010 Pazartesi

Benim Masalım: Ece'nin Masalı

Bize güzel hikayelerini gönderen Sevgili Ece'nin dilinden masalını okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Kendisinini de dediği gibi masallarının hep devam etmesi dileğimizle.
AYLARDAN NİSAN...

2003, yine böyle baharın güneşli güzel günleri... Üniversitede son aylar, telaş var içimde. Hayatıma bir yön vermem gerek, içimdeki ses memleket ve aile özlemiyle bir olup yolumu Çukurova'ya çevirmem gerektiğini söylüyor. Dönmek istiyorum, ama sanki bir tarafım eksik, anlamlandıramıyorum.

Arkadaşım M., Adaş'ımla -ev arkadaşım- benim başımızın etini yiyor aylardır. H. adlı bir arkadaşı varmış, çok iyi bir aileden geliyormuş, mutlaka tanışmamız lazımmış, çok iyi bir çocukmuş vs vs. Erteledikçe erteliyoruz, ya da erteliyorum diyelim. Çünkü Adaş'ımın hali hazırda bir aşkı var, bu kumpas bana biliyorum. :)

Evde yalnız olduğum bir akşam M.'yi arıyorum. "Canın sıkkındı son zamanlarda, düzeldin mi biraz?" diye..."Harika!!!" diyor karşıdan; "Bir kahve içmeye ne dersin?" Kabul ediyorum. "Yanımda bir arkadaşım var, mahsuru var mı?" diye soruyor. Yok hayır, bir mahsuru yok benim açımdan. Buluşuyoruz, tanıştırıyor bizi..."Bu E...Bu da H..."

Karşımdaki aylardır sözünü ettiği H.,anlıyorum..."Tanıştık işte ne olacaksa?" diye geçiyor ilk anda içimden... O akşam zaman su gibi akıp gidiyor, laf lafı açıyor, bir an bile susmuyoruz. Şaşırıyorum gecenin sonunda, neler oluyor Allah aşkına? Bir ara tarih sevgisinden bahsediyor pek sevgili H. :) Tarih sevgimizin ortak olduğunda anlaşıyoruz, fakat ben -şimdi pek hatırlamadığım- bir cümle sarfetmişim o arada: "Biz seninle çok iyi anlaşacağız desene!!!"

Tarih; 3 Nisan 2003...Sohbet bittiğinde 4 Nisan 2003 olmuş bile...Gece eve dönünce Adaş'm -Pembe- ve hayatımın rengi Can'ım -Turuncu- merakla arayıp soruyorlar:"Eeeee nasıl biri???" "Amannnn baba gibi biri işte...Ne bileyim ben..." Gülüyor Pembe, aklına bana aylar öncesinden bakılan kahve falı gelmiş. O dönem aşk kelimesenin "A" sını bile duymak istemeyen bana "Baba gibi biri çıkacak karşına...Sen böyle atıp tutuyorsun ama bu afra tafraların hepsini geri aldıracak sana!" diyorlar. Güya bu baba gibi H., "O"ymuş işte...Buna gülüyorlar dakikalarca, oralı olmuyorum!

Sonraki günler kalabalık arkadaş grubumuzla buluşlamar başlıyor. Ardı arkası kesilmeyen uzun saatler boyunca sohbetler...Eksik tarafımı tamamlıyorum sanki...Ben tanışmamızın üstünden 3 gün anca geçmişken arıyorum annemi, Sultan'ımı; dünyadaki en kadim dostumu:"Ben birisiyle tanıştım. Biliyorum bu çocukla evleneceğiz biz..." "??? Evlenmek? Hayatında kimse yok sanıyordum? Yalan mı söyledin bana?" diye bozuluyor Sultan Hanım..."Yo hayır ne haddime...3 gün önce tanıştık." "Ne zaman konu evliliğe geldi peki?" "Gelmedi ki!!!" "Eeeee? Bu ne o zaman?" "Sana 3 gün önce biriyle tanıştım diyorum Anne! Ve içimden bir ses bu kişinin benim hayat arkadaşım olduğunu söylüyor! Hissediyorum, gör bak..."

Halbuki ne bir söz geçmişti aramızda, ne bir ima...Gerçekten içimdeki ses, "Bu o Ece!" diye fısıldamıştı kulağıma. Derhal Mersin'e çağrıldım, hasta Dedemi görme bahanesiyle...Konuşturuldum, anlattım, bilmem ikna edici oldum mu ama 4-5 gün sonra salıverildim iyi halden;döndüm. Döndüğüm günün sabahında Anneciğimle yaptığımız sıkmaları sabah kahvaltısı olarak ikram ettiğim H. bana dönüp "Benim seninle evlenmem lazım!" demişti. Evet evet, çok klasik; erkeğin kalbine giden yol doğrudan midesinden geçiyormuş! :)

Sonra bu cümle bizi BİZ yaptı. Okul bitti, aramıza yollar, aylar girdi ama biz hiç kopmadık. Binbir umutla ve sabırla biraraya geleceğimiz günleri bekledik. Çok şükür ki ailelerimiz de daha ilk günden itibaren destek oldular bize, moral verdiler her zaman, umut verdiler. En nihayetinde yine birlikte Başkent'in havasını solumaya başladık.

Tanışmamızın üstünden tam bir sene geçmişti ki; 4 Nisan 2004'te parmağıma birbirimize kutsal bir söz verdiğimize dair bir yüzük taktı canım sevgilim...24 Nisan 2004'te ise dualarla nişan alyanslarımız takıldı parmaklarımıza...

Bir sene tatlı telaşlarla geçti. 2005'in 21 Mayıs'ında yağmurlu ve bereketli bir Ankara ikindisinde bir çift "Evet" ile sonsuza dek birlikte olmak üzere yemin ettik.
İyi kötü günlerimiz oldu, ama hep sevgiyle hep umutla hep elele devam ediyoruz. Sevgimizin en güzel yanı, Ceren Su kuzumuz, 11 Temmuz 2007 sabahında geldi, katıldı aramıza. Dünyamız değişti, anlam kazandı.

Şimdi yeni bir umut var kapının eşiğinde bekleyen...
Hikaye bitmedi, devam ediyor, hep edecek...
Herkesin bu denli güzel hikayeler yaşayabilmesi dileklerimle...
EG

0 yorum:

Bu Yazılarımıza Göz Atın
Blog Widget by LinkWithin

Special design for BIR YASTIKTA . Designed by GeCe